Ana içeriğe atla

Peygamber Efendimiz S.A.V ZAMANINDA SAĞ ELİ-KOLU KURUYAN KIZIN HİKAYESİ



Peygamber  Efendimiz S.A.V ZAMANINDA SAĞ ELİ-KOLU KURUYAN KIZIN HİKAYESİ

Ümmül Müminin, müminlerin annesi Resulullah S.A.V'in hanımı Hz. Ayşe anlatıyor:

Günlerden bir gün, Resulullah S.A.V'e bir eli kurumuş, kolu tutmayan bir hanım geldi. Gece bir rüya gördüğünü, bu rüyadan uyanınca sağ kolunun, elinin kuruduğunu, bu nedenle büyük bir şok geçirdiğini, bu konuda kendisine yardımcı olması, dua etmesi ve kolunun şifa bulması için Allah’ın resulüne geldiğini bildirdi.

Bunun üzerine Hz. Muhammed Resulullah S.A.V, “Bu nasıl rüyadır ki rüyadan sonra elin kurumuş, ibretli bir iş olmalı” buyurdular.

Kadın gördüğü rüyayı anlatmaya başladı:

Ey Allah’ın kulu, resulü. Bu gece rüyamda kıyamet kopmuş, insanlık mahşere toplanmış, akılalmaz bir kalabalık. Mahşerin ortasına mizan-hak-hukuk terazisi kurulmuş, cennet-cehennem mahşerde ortaya çıkmış. Hesap ve kitabı mahkemesi görülenler grup grup cennete ve cehenneme sevk ediliyorlar. Cennete girenler bütün ihtişamı ile coşkulu tarif edilemez bir mutlulukla cennet ehli cennete koşarken, cehennem ehli korkunç bir görüntü, dayanılmaz bir manzara ile elemli, kederli, feryadü figanla cehenneme sürülüyorlardı. Bu müthiş sahnede annemi ve babamı merak ettim. Çünkü onlar ölmüşlerdi. Mizanda bekledim, mahşerde bulamadım. Babamın cennet fırkası ile cennete girdiğini ve cennet nimetlerine kavuştuğunu gördüm. Sevinerek yanına koştum. Güllük gülistanlık muhteşem ağaçlık, şırıl şırıl suların aktığı, gölgelerde ayaklarını suya sarkıtmış otururken onu cennette buldum. Kucaklaştık, sevindik, övündük, neşelendik ama annem orada yoktu. Merakla sordum babama. Baba annem nerede? Babam, kızım bilmiyorum, cennette olsaydı görürdük dedi. Kızcağız baba mahşerde de göremedim deyince, inşallah değildir ama bir de cehenneme bak, dedi. Koştum cehenneme, cehennemin görevli meleği –zebani- Malik melekten izin alıp cehennemi bana göstermesi için yalvardım. Melek cehennemde binlerce derenin, çeşit çeşit azap yerinin, herkesin yeri olduğunu bana anlattı. Annenin en büyük günahı ne idi ona göre yerini belirleyelim. Allah korusun imansız ise ebedi ateştedir. Onu göremeyiz. İmanlı ise bulabiliriz, dedi. Ben de annem aslında iyi bir insandı. İbadetlerini de yapardı. Ancak son derece cimri, kimseye zırnık vermez, katı, merhametsizliği vardı dedim. O anda cehennem hafif azaplı bir köşesinde annemi gördüm. Bir de baktım ki, annemin elinin birisinde bir içyağı, diğer elinde eski bir temizlik bezi, pejmürde bir halde kendini cehennem azabından korumaya çalışıyor.

Annemin bu acıklı halini görünce feryada başladım ve ona koştum. Ona, nedir bu hal anam, dedim.

Anam; Ey benim güzel yavrucuğum. Sen de bilirsin ki, ben yalancı dünyada Allah’a müti itaatkar, babana saygılı, herkesle hoş geçinen biri idim Ancak ben hayatımda hiç kimseye bir zırnık vermedim. Birisine bir fukaraya birşey vermedim. İçimden gelmezdi vermek. Çok çok cimri idim. Bahıl idim, tamahkar idim, hasis idim. Allah yolunda ancak elimde yaladığım şu iç yağı ile merdivenleri silmek için kullandığım eskimiş bir elbiseyi fukaranın ısrarı ile ona vermiştim Elimde burada bunlar var. Şimdi bunlarla kendimi cehennemin azabından, gazabından, ateşinden korumaya çalışıyorum. Benim bulunduğum bu yere de cehennemde hasis, cimri, bahıl, tamahkârlar vadisi deniyor. Cehennemin korkunç derelerinden biridir burası. Babanla aramızda yaptığımız kavgalar onun cömert oluşu benim cimri oluşum, baban muhtaçlara kapıya gelenlere vermek ister, ben verdirmem. Bu yüzden bozuşurduk. O şimdi cennette şırıl şırıl suların aktığı, kevser havuzunda cennet halkına soğuk sular, badeler sunuyor, ben ise cimriliğimin cezası ile susuzluktan kavruluyorum. Kızım babanın dağıtma sulama memuru olduğunu havzı kevserden bana bir kase bardak su iste, bana getirirsen, ben bunu içersem bu cehennemde bir daha susuzluk çekmem. Çünkü kevser suyunu içenler bir daha asla susamazlar. Babana selam söyle, bana senden bir maşrapa su göndersin dedi ve oradan ayrılıp koşarak babamın yanına cennete geldim. Anamın hazin durumunu ona anlattım. Üzüntümü bildirdim. Bir bardak su ver de götüreyim dedim.

Babam bunun mümkün olmadığını söyledi ise de, gözyaşları dökerek babamdan bir bardak su aldım ve cehenneme, anneme koştum. O anda karşıma bir melek dikildi ve bana, Allah günahkar müminlere geçici olarak cehenneme düşmüş olanlara geçici olarak cehennemden çıkarıncaya kadar, kafirlere ise ebedi olarak cennet nimetlerini haram etti. (Allah kafirlere cennetini meleklerini ebedi, süresiz olarak haram etti) Araf Suresi 50. ayet.

Allah elini kurutsun, nasıl oluyor da nebinin havuzundan bir cimriye, Allah’ın sevmediğine cennet suyunu götürüyorsun? O anda rüyadan uyandım. Yataktan fırladım, bir de ne göreyim! Sağ elim-kolumun kuruduğunu gördüm.

Dua senden şifa Allah’tan ey Allah’ın kutsal kulu. Habibi sevgilisi Hz. Muhammed SAV. Bana dua et ne olur. Koluma şifa versin Allah cc. dedi. Rasulullah S.A.V bu olayı dinledikten sonra ulu Allah cimrilerin cehennemdeki acıklı halini bu kız çocuğunun olayı ile insanlara gösteriyor.

Resulullah bir mucize (Allah’ın peygamberlere verdiği fizik ötesi olağanüstü bir güç, özellik) olarak elindeki bastonu çocuğun kolu üstüne koydu. Ey benim ulu rabbim. Bu hanım kız doğru söylüyorsa şafi (şifa veren Allah) sıfatı ülyan hürmetine koluna şifa ver, diye dua etti ve kızın kolu Allah’ın izni, Resulullah S.A.V'in duası ile iyileşti.

insanlarda bulunmaması gereken en kötü iki huy vardır: Birisi kibir –şeytanın sıfatı- ikincisi cimriliktir. Karunun (yer Karunu yutmuştur, bu ayettir) cimrilik ve hasisliği nedeni ile Allah onun malını da canını da 7 kat yere batırmıştır. (İrşat isimli eser. Zulf sh. 94-95) Cömertliğin yüceliği, cimriliğin, pintiliğin, hasisliğin, tamahkârlığın, bahıllığın kötülüğü tartışılmayacak kadar net ve açıktır. Çünkü cennetin kapısını cömertler, cehennemin kapısını bahıl-cimriler açacaktır. Cömertler cennet kapısının kilidinin anahtarı, cimriler de cehennem kilidinin anahtarıdırlar. Allah korusun. Amin.

* islammedresesi571.blogspot.com *

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HARAM ELMA İmam-ı Azam ( Hikayelerin en güzeli )

 HARAM ELMA  ( Hikayelerin En Güzeli ) Mezhep imamımız İmam-ı A'zam hazretlerinin babası Numan Hazretleri, gençliğinde bir ark kenarında abdest alıyordu.  Abdeste başlayacağı zaman ark sularına kapılıp gelen bir elma gördü. Elmayı, nereden geldiğini ve haram veya helal olup olmadığını düşünmeden bir defa ısırdı.  Hemen hata ettiğini ve mutlaka elmanın sahibini bulup helal ettirmesi lazım geldiğini düşündü; Sonra suyun geldiği tarafa doğru git­meye başladı.  Elma elinde olduğu halde araya araya elmanın düştüğü bahçeyi ve sahibini buldu. Bahçenin sahibine meseleyi anlatıp elmayı yanlışlıkla ısırdığını ve hakkını helal etmesini istedi. Onun bu hareketi, elma sahibinin dikkatini çekmişti. "Hakkını helal edeme­yeceğini, helal etmesi için bazı şartları olduğunu" söyledi. Nu'man hazretleri "ne isterse yapacağını, yeter ki hakkını helal etmesini" isteyip şartının ne olduğunu sordu. Elma sahibi "Hakkını helal etmesi için, iki sene bahçesinde çalışması lazım geld...

Hadisi Şerif / PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V ) - "Öyle günahlar vardır ki onları ne namaz ne oruç ne hac ne de umre temizler." buyurunca Sahabe efendilerimiz - "Ey Allah'ın Rasulü onları ne temizler" diye sordular. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) - "Geçim teminatı için çalışmak" buyurdular. (TABERANİ) 🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹

OPR. DR. Salih Selman'ın Hayatından Kısa Bir Hikaye

 Dr. Salih Selman Genel Cerrahi Uzmanı.  13 yaşındayken bir arkadaşının attığı taş yüzünden gözünde kanama oluyor ve yaz boyunca hastanede tedavi olmak zorunda kalıyor. Gözü sargılı, gören gözüyle doktorları izliyor ve doktor olmak istiyor.  Bu isteğini doktoruna söylediğinde, “Ama evladım sen lise bile okuyamazsın, çünkü gözün ağır bir darbe yedi, diğer gözüne de sıçradı. Kendine hep dikkat etmelisin. Yoksa iki gözünü de kaybedebilirsin. Liseyi okusan bile kendini zorlamadan oku ve kendine zorlanmayacağın bir meslek seç” diyor.  Bundan sonrasını Dr. Salih Beyden dinleyelim: “Fakat benim içime ateş düşmüştü bir kere. Altı sene tıp okudum ve üstüne Cerrahi gibi en uykusuz bitirilmesi gereken bir bölüme girdim. Kırkımdan sonra hafızlığa başladım. On sene çok yoğun Kur’ân çalıştım. Yetmedi İlahiyatı bitirdim. Ve şu anda gözüm daha iyi görüyor. * Hafızlık sürecimde benim hevesimi gören hocam artık evime, muayenehaneme gelmeye başladı. ‘İstersen gitmem, gece bile çalıştır...