Ana içeriğe atla

RAMAZAN GECELERİNİN FAZİLETİ








RAMAZAN GECELERİNİN FAZİLETİ





Peygamber Efendimiz Ramazân-ı Şerîf’in gecelerinin ehemmiyetiyle ilgili şöyle buyurmuştur:





“Kim, (îmanlı bir gönülle) inanarak ve sevâbını Allah’tan umarak Ramazan gecelerini ihyâ ederse, geçmiş günahları affolunur.”





Nasıl ki on iki aylık bir sene içinde Ramazân-ı Şerîfin ayrı bir değeri varsa, yirmi dört saatlik bir gün içinde de seher vaktinin öyle büyük bir değeri vardır. Allâh’ın has kulları, bu husûsî vakitlerde ibadet etmeye çok ehemmiyet vermişler ve gecelerin esrârından istifâde etmenin gayreti içinde olmuşlardır.





Ramazân-ı Şerîf’in geceleri ise bambaşka bir mâhiyet arz etmektedir. Nitekim bir hadîs-i şerîfte bu gecelerin ehemmiyeti ile ilgili olarak şöyle buyrulmuştur:





“Kim, (îmanlı bir gönülle) inanarak ve sevâbını Allah’tan umarak Ramazan gecelerini ihyâ ederse, geçmiş günahları affolunur.” (Buhârî, Terâvih, 46)





Bundan dolayı Mevlânâ Hazretleri şöyle buyurur:





“Ey Hak âşığı, geceleri az uyuyanlardan, seher vakitleri günahlarının bağışlanmasını isteyenlerden ol. Azıcık olsun, uykuyu, yemeyi içmeyi bırak da Hak’la buluşacağın zaman için bir armağan hazırla…





Ana rahmindeki çocuk gibi azıcık oyna, kımılda da sana, nûr gören duygular bağışlasınlar.





Ana rahmine benzeyen, şu sıkıntılı, kasvetli, kederlerle dolu dünyadan dışarı çıkarsan, yeryüzünden daha geniş, daha ferah bir âleme çıkmış olursun.”





Mevlânâ Hazretleri Dîvân-ı Kebîr’indeki bir şiirinde de şöyle buyurur:





“Git, gönül kapısında otur, bekle. Çünkü o gizli sevgili ya gece yarısı yâhut da seher vaktinde gelir.”





Nitekim ilâhî sır ve hakîkatlerin keşfi için gecelerin kıymetini ifâde sadedinde Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleride:





“Geceler gündüz olmadan bana hiçbir şey fetholunmadı.” buyurmuştur.





Bu sebeple de Ramazân-ı Şerîf’in gecelerini uykuya mahkûm etmeyip en güzel bir sûrette değerlendirmek îcâb eder.





Ayrıca unutulmamalıdır ki makbul bir Ramazân-ı Şerîf yaşandığının en büyük alâmeti, kişinin Ramazan’dan sonraki hâlinin de rızâ-yı ilâhî istikâmetinde olmasıdır. Bu bakımdan Ramazân-ı Şerîfʼin feyz ve rûhâniyetini bütün ömrümüze yaygınlaştırmanın gayreti içinde olalım ki son nefesimiz, ebedî vuslat bayramının ilk adımı olsun.












ANA SAYFA



* islammedresesi571.blogspot.com *





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HARAM ELMA İmam-ı Azam ( Hikayelerin en güzeli )

 HARAM ELMA  ( Hikayelerin En Güzeli ) Mezhep imamımız İmam-ı A'zam hazretlerinin babası Numan Hazretleri, gençliğinde bir ark kenarında abdest alıyordu.  Abdeste başlayacağı zaman ark sularına kapılıp gelen bir elma gördü. Elmayı, nereden geldiğini ve haram veya helal olup olmadığını düşünmeden bir defa ısırdı.  Hemen hata ettiğini ve mutlaka elmanın sahibini bulup helal ettirmesi lazım geldiğini düşündü; Sonra suyun geldiği tarafa doğru git­meye başladı.  Elma elinde olduğu halde araya araya elmanın düştüğü bahçeyi ve sahibini buldu. Bahçenin sahibine meseleyi anlatıp elmayı yanlışlıkla ısırdığını ve hakkını helal etmesini istedi. Onun bu hareketi, elma sahibinin dikkatini çekmişti. "Hakkını helal edeme­yeceğini, helal etmesi için bazı şartları olduğunu" söyledi. Nu'man hazretleri "ne isterse yapacağını, yeter ki hakkını helal etmesini" isteyip şartının ne olduğunu sordu. Elma sahibi "Hakkını helal etmesi için, iki sene bahçesinde çalışması lazım geld...

Hadisi Şerif / PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V ) - "Öyle günahlar vardır ki onları ne namaz ne oruç ne hac ne de umre temizler." buyurunca Sahabe efendilerimiz - "Ey Allah'ın Rasulü onları ne temizler" diye sordular. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) - "Geçim teminatı için çalışmak" buyurdular. (TABERANİ) 🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹

OPR. DR. Salih Selman'ın Hayatından Kısa Bir Hikaye

 Dr. Salih Selman Genel Cerrahi Uzmanı.  13 yaşındayken bir arkadaşının attığı taş yüzünden gözünde kanama oluyor ve yaz boyunca hastanede tedavi olmak zorunda kalıyor. Gözü sargılı, gören gözüyle doktorları izliyor ve doktor olmak istiyor.  Bu isteğini doktoruna söylediğinde, “Ama evladım sen lise bile okuyamazsın, çünkü gözün ağır bir darbe yedi, diğer gözüne de sıçradı. Kendine hep dikkat etmelisin. Yoksa iki gözünü de kaybedebilirsin. Liseyi okusan bile kendini zorlamadan oku ve kendine zorlanmayacağın bir meslek seç” diyor.  Bundan sonrasını Dr. Salih Beyden dinleyelim: “Fakat benim içime ateş düşmüştü bir kere. Altı sene tıp okudum ve üstüne Cerrahi gibi en uykusuz bitirilmesi gereken bir bölüme girdim. Kırkımdan sonra hafızlığa başladım. On sene çok yoğun Kur’ân çalıştım. Yetmedi İlahiyatı bitirdim. Ve şu anda gözüm daha iyi görüyor. * Hafızlık sürecimde benim hevesimi gören hocam artık evime, muayenehaneme gelmeye başladı. ‘İstersen gitmem, gece bile çalıştır...