Ana içeriğe atla

Lut Kavmi ile ilgili ayetler








Lut Kavmi ile ilgili ayetler


► Lut’u da (kavmine gönderdik.) Hani (Lut) kavmine: “Sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı bir fuhşiyatı mı yapıyorsunuz?” demişti. (7/A'râf 80)





► “Şüphesiz ki sizler, kadınları bırakıp erkeklere şehvetle yaklaşıyorsunuz. Siz, aşırı giden taşkın bir toplumsunuz.” (7/A'râf 81)





► Kavmi: “Onları yurdunuzdan çıkarın. (Çünkü) onlar temizlenen insanlardır.” demek dışında bir cevap vermemişti. (7/A'râf 82)



► Hanımı hariç, onu ve ailesini kurtarmıştık. (Hanımı) geride (helak olanlarla) kalmıştı. (7/A'râf 83)





► Onların üzerine bir (azap) yağmuru yağdırmıştık. Suçlu günahkârların akıbetinin nasıl olduğuna bir bak! (7/A'râf 84)





► Ellerinin (ikram edilen yemeğe) uzanmadığını görünce garipsedi ve içine bir korku düştü. Demişlerdi ki: “Korkma! (Çünkü) biz Lut’un kavmine (görevli olarak) gönderildik.” (11/Hûd 70)





► İbrahim’in korkusu gidip, müjde hâli ağır basınca, Lut’un kavmi hakkında bizimle tartışmaya koyulmuştu. (11/Hûd 74)





► Elçilerimiz (melekler) Lut’a geldiğinde, onlar yüzünden kendini kötü hissetmiş, bir çıkar yol bulamamış ve: “Bu baş belası, sıkıntılı bir gündür.” demişti. (11/Hûd 77)





► (Misafirlerin geldiğini duyunca) kavmi koşar adımlarla ona gelmişti. Bundan önce de kötülükleri (âdet hâline getirecek kadar çokça) yaparlardı. Dedi ki: “Ey kavmim! İşte bunlar benim kızlarım, onlarla (evlenerek ilişki kurmanız) sizin için daha temizdir. Artık Allah’tan korkup sakının ve misafirlerin içinde beni rezil etmeyin. İçinizde hiç mi olgun/aklı başında bir adam yok?” (11/Hûd 78)





► Demişlerdi ki: “Andolsun ki, sende biliyorsun kızlarında hakkımız/gözümüz yok. (Asılnda) sen, bizim ne istediğimizi de çok iyi biliyorsun.” (11/Hûd 79)





► Demişti ki: “Keşke size karşı bir gücüm olsa, ya da (misafirlerimi sizden koruyacak) bir güce sığınabilseydim.” (11/Hûd 80)





► (Melekler) demişlerdi ki: “Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz. Sana ilişemezler. Gecenin bir vaktinde, ailenle beraber yola çık ve içinizden kimse dönüp arkasına bakmasın. Hanımın hariç! (Çünkü) onların başına gelecek azap, onun da başına gelecektir. Onların (helak) zamanı sabahtır. Sabah yakın değil mi?” (11/Hûd 81)





► (Helak) emrimiz geldiğinde oranın altını üstüne getirdik ve tepelerine birbiri ardına dizilmiş, çamurdan pişirilmiş taşlar yağdırdık. (11/Hûd 82)





► (O taşlar) Rabbinin katında işaretlenmişlerdir. O (azabın bir benzeri, bu kavmin amelini yapan) zalimlerden uzak değildir. (11/Hûd 83)





► “Ey kavmim! Benimle yollarınızı ayırmış olmanız, Nuh kavminin, Hud kavminin ya da Salih kavminin başlarına gelenin bir benzerini sizin başınıza getirmesin. Ayrıca Lut’un kavmi de sizden uzak değildir.” (11/Hûd 89)





► “Lut ailesi hariç. Elbette, onların tamamını kurtaracağız.” (15/Hicr 59)





► “(Lut’un) karısı hariç. Onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik.” (15/Hicr 60)





► Lut ailesine elçiler geldiği zaman: (15/Hicr 61)





► “Şüphesiz sizler tanınmayan bir topluluksunuz.” demişti. (15/Hicr 62)





► “(Hayır, öyle değil!) Bilakis, onların hakkında şüpheye kapılıp tartıştıkları (azabı) getirdik.” demişlerdi. (15/Hicr 63)





► “Sana hakkı getirdik. Ve biz, elbette doğru söyleyenleriz.” (15/Hicr 64)





► “Gecenin bir bölümünde aileni yola çıkar. Sen de peşlerine düş. Sizden kimse arkasına bakmasın. Emrolunduğunuz yere doğru devam edin.” (15/Hicr 65)





► Ona şu kesin hükmü bildirdik: “Sabah olduğunda bunların arkaları kesilmiş (kökleri kurumuş) olacaktır.” (15/Hicr 66)





► Şehir halkı (erkek misafirlerin şehre geldiğini birbirlerine müjdeleyerek) sevinç içinde geldiler. (15/Hicr 67)





► Dedi ki: “Bunlar benim misafirlerimdir. Beni utandırıp dillerine düşürmeyin.” (15/Hicr 68)





► “Allah’tan korkun ve beni rezil etmeyin.” (15/Hicr 69)





► “Biz seni toplumun işine karışmaktan alıkoymamış mıydık?” demişlerdi. (15/Hicr 70)





► Dedi ki: “İllaki bir şey yapacaksanız işte benim (evlenebileceğiniz) kızlarım!” (15/Hicr 71)



► Senin ömrüne andolsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı. (15/Hicr 72)





► (Derken) Güneş’in doğmasıyla onları bir çığlık yakalayıverdi. (15/Hicr 73)





► Oranın altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık. (15/Hicr 74)





► Şüphesiz ki bunda, basiret/feraset sahibi insanlar için (ibret alınacak) ayetler vardır. (15/Hicr 75)





► Orası hâlen bir yerleşim yolu üzerinde bulunuyor. (15/Hicr 76)





► Şüphesiz bunda, iman edenler için (dersler çıkarılacak) bir ayet vardır. (15/Hicr 77)





► Onu ve Lut’u âlemler için bereketli kıldığımız topraklara (taşıyarak) kurtarmıştık. (21/Enbiya 71)





► Ona İshak’ı, üstelik bir de Yakub’u ihsan etmiş ve her birini salih kimseler kılmıştık. (21/Enbiya 72)





► Onları emrimizle hidayete ulaştıran imamlar kılmıştık. Onlara hayırlı işleri yapmayı, namazı dosdoğru kılmayı ve zekâtı vermeyi vahyetmiştik. Onlar bize kulluk/ibadet eden kimselerdi. (21/Enbiya 73)





► Lut’a da hüküm/hikmet ve ilim verdik. Onu habis eylemlerde bulunan o şehirden (ve halkından) kurtardık. Şüphesiz ki onlar, fasıklar(dan oluşan), kötü bir kavimdiler. (21/Enbiya 74)





► İbrahim ve Lut’un kavmi de... (22/Hac 43)





► Lut kavmi, gönderilen resûlleri yalanladı. (26/Şuarâ 160)





► Hani kardeşleri Lut onlara: “(Allah’tan) korkup sakınmaz mısınız?” demişti. (26/Şuarâ 161)





► “Şüphesiz ki ben, sizin için güvenilir bir resûlüm.” (26/Şuarâ 162)





► “(O hâlde) Allah’tan korkup sakının ve bana itaat edin.” (26/Şuarâ 163)





► “Sizden (davetim karşılığında) bir ücret istemiyorum. Benim ücretim âlemlerin Rabbi olan (Allah)’a aittir.” (26/Şuarâ 164)





► “Siz insanlar arasından erkeklere mi yaklaşıyorsunuz?” (26/Şuarâ 165)





► “Ve Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıyorsunuz. (Hayır, öyle değil!) İşin aslı sizler, haddi aşan bir topluluksunuz.” (26/Şuarâ 166)





► Demişlerdi ki: “Bu işe bir son vermezsen ey Lut, kesinlikle (buradan) çıkarılıp sürülenlerden olacaksın.” (26/Şuarâ 167)





► Demişti ki: “Ben, sizin bu yaptığınız işten nefret ediyorum.” (26/Şuarâ 168)





► “Rabbim! Beni ve ailemi bu yaptıklarından kurtar.” (26/Şuarâ 169)





► Onu ve tüm ailesini kurtardık. (26/Şuarâ 170)





► Geri kalanlar arasında (Lut’un eşi olan) yaşlı bir kadın hariç. (26/Şuarâ 171)





► Sonra diğerlerini yerle bir ettik. (26/Şuarâ 172)





► Üzerlerine (taş) yağmurları yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötüdür. (26/Şuarâ 173)





► Şüphesiz ki bunda, (Allah’ın dostlarına yardım edip düşmanları helak edeceğine dair) ayet vardır. Onların çoğu mümin değildir. (26/Şuarâ 174)





► Şüphesiz ki senin Rabbin, (evet) O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (kullarına karşı merhametli olan) Er-Rahîm’dir. (26/Şuarâ 175)





► Lut’u da (kavmine yolladık). Hani o kavmine demişti ki: “Siz göz göre göre bu fuhşiyatı mı işliyorsunuz?” (27/Neml 54)





► “Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi yanaşıyorsunuz? (Hayır, öyle değil!) Siz cahillik etmekte olan bir topluluksunuz.” (27/Neml 55)





► Kavminin cevabı yalnızca şu oldu: “Lut ailesini yurdunuzdan sürüp çıkarın. Çünkü onlar temiz insanlarmış.” (27/Neml 56)





► Karısı dışında onu ve ailesini kurtarmıştık. Onun geride (helak olanlarla kalmasını) takdir ettik. (27/Neml 57)





► Üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötüdür. (27/Neml 58)





► Muhakkak ki Lut da gönderilmiş resûllerdendir. (37/Saffât 133)





► Hani onu ve ailesini topluca kurtarmıştık. (37/Saffât 134)





► Geride bırakılanlar arasında bir yaşlı kadın hariç. (37/Saffât 135)





► Sonra diğerlerini yerle bir etmiştik. (37/Saffât 136)





► Siz sabah vakti onlara uğrayıp geçmektesiniz. (37/Saffât 137)





► Gece vakti de... Akletmez misiniz? (37/Saffât 138)





► Semud, Lut kavmi, Eyke halkı da (yalanladı). Bunlar (helak olmuş) gruplardır. (38/Sâd 13)





► Âd, Firavun ve Lut’un kardeşleri de. (50/Kâf 13)





► Lut’un kavmi de uyarıcıları yalanladı. (54/Kamer 33)





► Hiç şüphesiz biz, onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Seher vakti, yalnızca Lut’un ailesini kurtardık. (54/Kamer 34)





► Katımızdan bir nimet olarak... Şükreden kimseyi de aynı şekilde mükâfatlandırırız. (54/Kamer 35)





► Andolsun ki (Lut), (şiddetli) yakalayışımızla onları uyarmıştı. Onlarsa uyarılara şüpheyle yaklaşmışlardı. (54/Kamer 36)





► Andolsun ki, onun konuklarını da arzulamışlardı. Biz de gözlerini silip (kör ettik). “Tadın azabımı ve uyarımı!” (dedik.) (54/Kamer 37)





► Andolsun ki kesinleşmiş bir azap, erken vakitte onları bastırdı. (54/Kamer 38)





► Tadın (bakalım) azabımı ve uyarımı! (54/Kamer 39/)


************


İslammedresesi571.blogspot.com 


****----------********--------************



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HARAM ELMA İmam-ı Azam ( Hikayelerin en güzeli )

 HARAM ELMA  ( Hikayelerin En Güzeli ) Mezhep imamımız İmam-ı A'zam hazretlerinin babası Numan Hazretleri, gençliğinde bir ark kenarında abdest alıyordu.  Abdeste başlayacağı zaman ark sularına kapılıp gelen bir elma gördü. Elmayı, nereden geldiğini ve haram veya helal olup olmadığını düşünmeden bir defa ısırdı.  Hemen hata ettiğini ve mutlaka elmanın sahibini bulup helal ettirmesi lazım geldiğini düşündü; Sonra suyun geldiği tarafa doğru git­meye başladı.  Elma elinde olduğu halde araya araya elmanın düştüğü bahçeyi ve sahibini buldu. Bahçenin sahibine meseleyi anlatıp elmayı yanlışlıkla ısırdığını ve hakkını helal etmesini istedi. Onun bu hareketi, elma sahibinin dikkatini çekmişti. "Hakkını helal edeme­yeceğini, helal etmesi için bazı şartları olduğunu" söyledi. Nu'man hazretleri "ne isterse yapacağını, yeter ki hakkını helal etmesini" isteyip şartının ne olduğunu sordu. Elma sahibi "Hakkını helal etmesi için, iki sene bahçesinde çalışması lazım geld...

Hadisi Şerif / PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V ) - "Öyle günahlar vardır ki onları ne namaz ne oruç ne hac ne de umre temizler." buyurunca Sahabe efendilerimiz - "Ey Allah'ın Rasulü onları ne temizler" diye sordular. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) - "Geçim teminatı için çalışmak" buyurdular. (TABERANİ) 🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹

OPR. DR. Salih Selman'ın Hayatından Kısa Bir Hikaye

 Dr. Salih Selman Genel Cerrahi Uzmanı.  13 yaşındayken bir arkadaşının attığı taş yüzünden gözünde kanama oluyor ve yaz boyunca hastanede tedavi olmak zorunda kalıyor. Gözü sargılı, gören gözüyle doktorları izliyor ve doktor olmak istiyor.  Bu isteğini doktoruna söylediğinde, “Ama evladım sen lise bile okuyamazsın, çünkü gözün ağır bir darbe yedi, diğer gözüne de sıçradı. Kendine hep dikkat etmelisin. Yoksa iki gözünü de kaybedebilirsin. Liseyi okusan bile kendini zorlamadan oku ve kendine zorlanmayacağın bir meslek seç” diyor.  Bundan sonrasını Dr. Salih Beyden dinleyelim: “Fakat benim içime ateş düşmüştü bir kere. Altı sene tıp okudum ve üstüne Cerrahi gibi en uykusuz bitirilmesi gereken bir bölüme girdim. Kırkımdan sonra hafızlığa başladım. On sene çok yoğun Kur’ân çalıştım. Yetmedi İlahiyatı bitirdim. Ve şu anda gözüm daha iyi görüyor. * Hafızlık sürecimde benim hevesimi gören hocam artık evime, muayenehaneme gelmeye başladı. ‘İstersen gitmem, gece bile çalıştır...