Efendimiz Cimriliği cömertlikle bertaraf etmeyi öğretti: Cimrilik; rûhun kanseri, gönül âleminin viraneye dönmesidir.
İnsanın, mal-mülk ve paranın putperestliğine meyletmesidir.
Âişe Vâlidemiz buyuruyor: “Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in aile efrâdı, Medîne’ye geldiği günden vefat ettiği âna kadar, üç gün arka arkaya buğday ekmeğiyle karnını doyurmadı.” (Müslim, Zühd, 20)
“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ömrü boyunca iki gün üst üste arpa ekmeği ile doymadan âhirete intikâl etti. (Buhârî, Eymân, 22; İbn-i Mâce, Et’ime, 48)
“Üç ay geçerdi de Efendimiz’in evlerinde hiç ateş yakılmazdı. Hurma ve su ile idare ederlerdi.” (Buhârî, Hibe 1; Rikāk 17; Müslim, Zühd, 28)
Vermek; bir yoksulun, garibin, yalnızın, kimsesizin hâcetini görmek; en büyük lezzetti Efendimiz için. Vermenin lezzeti, kendi açlığını unutturuyordu Efendimiz’e. Ümmetine de bunu öğretti.
Câbir -radıyallâhu anh- diyor ki: “İmkânı olup da vakıf kurmayan (vakfetmeyen) hiçbir sahâbî ben bilmiyorum.” (İbnü Kudâme, el-Muğnî, V, 598)
İhtirâsı kanaatle bertaraf etmeyi öğretti: Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: “İnsanoğlunun bir vâdi dolusu altını olsa, bir vâdi daha ister. Onun gözünü topraktan başka bir şey doyurmaz...” (Buhârî, Rikāk, 10; Müslim, Zekât, 116-119)
İmam Ahmed bin Hanbel de şöyle buyuruyor: “Mü’mine az mal kâfî gelir; muhterise ise çok mal kâfî gelmez.”
Dini Hikayeler Fıkra
Yorumlar
Yorum Gönder