MÜMİNLERİN ANNESİ HAZRETİ HATİCE-TÜL KÜBRA (Radıyallahu Anha)ANNEMİZİN FEDAKARLIK HİKAYESİNDEN DERSLER ALMAYA GELDİK.
Peygamber Efendimiz’in en büyük dert ortağı olan bu muhtereme Vâlidemiz, O’na ilk îmân eden şahsiyet olma şeref ve bahtiyarlığına nâil olmuştur. Rasûlullah Efendimiz Hira Mağarası’nda inzivâya çekildiği zamanlarda, gönderebileceği hizmetçileri olduğu hâlde Rasûlullah Efendimiz’e bizzat azık götürmüştür. Eşsiz sadâkatiyle; İslâm’ın en garip ve zayıf zamanında, bütün servetini, Allah ve Rasûl’ü için cömertçe harcayarak muhteşem bir fedakârlık ve îman cesareti sergilemiştir.
Öyle ki, Hatice annemizin fedakârlığına Cebrâil -aleyhisselâm- bile hayran olmuştur. Nitekim vahiy meleği bir gün Rasûl-i Ekrem Efendimiz ile sohbet ederken, Hazret-i Hatice’nin elinde bir kap yemekle gelmekte olduğunu haber vermiş, sonra da şunları söylemiştir:
“–Hatice yanına geldiği zaman, ona Rabbinden ve benden selâm söyle! Onu, Cennet’te inciden yapılmış bir sarayla müjdele! Orada ne gürültü vardır ne de yorgunluk.” (Buhârî, Menâkıbü’l-Ensâr, 20)
Allah Teâlâ Hazretleri’nin Cebrâil -aleyhisselâm- ile gönderilen hususî selâmına mazhar olmak, bir kul için şereflerin en yücesidir. Hazret-i Hatice -radıyallâhu anhâ- ise bu ilâhî selâma şöyle mukâbele etmiştir:
“‒O (şanı yüce Allah Teâlâ) Selâm’ın kendisidir, selâm O’ndandır. Cebrâil’e de selâm olsun. Ey Allâh’ın Rasûlü! Allâh’ın selâmı, rahmeti ve bereketi Sen’in de üzerine olsun!”
(İbn-i Hişâm, I, 259-260; İbn-i Asâkir, Târîhu Dımeşk, c. 70, s. 118)
Yorumlar
Yorum Gönder