Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ADAK ; Sultan Mahmut Gazne'den kalkıp Hintlilerle savaşa gitmişti.

Padişahlar meclisinin kandili Sultan Mahmut Gazne'den kalkıp Hintlilerle savaşa gitmişti. Hintlilerin pek kalabalık olan ordularını görünce canı sı­kıldı, şaşırdı. O adil sultan bir adakta bulundu; "eğer" dedi, "Bu orduyu yenebilirsem, elde edeceğim bütün ganimetleri yoksullara dağıtayım." Nihayet savaş bitti. Sultan Mahmut galip gelmiş, sayısız ganimetler elde edilmişti. O kara yüzlü düşman bozulup dağılmış, ardına da bir parçasına bile kimse­nin değer biçemeyeceği ganimetler bırakmıştı. Sultan, hemen adamlarından birini çağırıp dedi ki: - Bu ganimetleri yoksullara dağıt. Çünkü savaştan Önce Allah'a adakta bulunmuştum. Şimdi bu adağımı yerine getirmem la­zım."  Herkes itiraz etti, - Bunca mal, bunca altın değer bilmez bir avuç yoksula verilir mi? Ya askere ver, memnun olsun, düşmanına kinlenerek savaşa hazırlansın, ya da emret hazi­ne ne götürsünler" dediler. Sultan tereddüde düştü, düşünceye daldı. Adağımı yerine getirip yoksullara mı dağıttırayı...

Hadis-i Şerif

🌹🌹🌹🌹🌹🌹 RASULULLAH (S.A.S)  ŞÖYLE BUYURDU: Receb'in ilk gecesi olduğunda  Allahü Teâlâ bir meleğe: "Dikkat edin!  Gerçekten tövbe ayı başlamıştır.  Bu ayda Allah'u teâlâ'dan af isteyenlere müjdeler olsun!" diye seslenmesini emreder. (SAFURİ NÜZHETÜL MECALİS) 🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹

Hadis-i Şerif

🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹 RASULULLAH (S.A.S)  ŞÖYLE BUYURDU: Canım kudret elinde olan Zat'a yemin ederim ki,  Receb'den bir gün oruç tutup bir gece dahi ibadette bulunan herhangi bir müslüman kadın ve erkeğe Allah'u teâlâ,  bir senenin tüm günlerini oruç,  tüm gecelerini ihya sevabı yazar. (SAFURİ NÜZHET'ÜL MECALİS) 🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹 Ana Sayfa

Hadis-i Şerif

🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹 RASULULLAH (S.A.S)  ŞÖYLE BUYURDU: Receb ayında Allahü teâlâya çok istigfar edin;  çünkü Allahü teâlânın,  Receb ayının her vaktinde Cehennemden azat ettiği kulları vardır. Ayrıca Cennette öyle köşkler vardır ki,  Ancak Receb ayında oruç tutanlar girer. (DEYLEMÎ) 🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹 Ana Sayfa

Hadis-i Şerif

RASULULLAH (S.A.S)  ŞÖYLE BUYURDU: Şüphesiz ki RECEB,  Allah'u te'âlâ'nın, kendisinde sevapları katladığı,  tevbe edenlerden günahları sildiği,  duaların kendisinde kabul edildiği ve sıkıntıların kendisinde açıldığı büyük bir aydır. (KENZÜ'L UMMÂL) Ana Sayfa

Hadis-i Şerif

RASULULLAH (S.A.S)  ŞÖYLE BUYURDU: Her kim herhangi bir haram aydan perşembe, cuma ve cumartesi olmak üzere üç günü oruçlu geçirirse,  kendisine (tuttuğu her güne karşılık) iki sene  (başka bir rivayette)  yedi yüz sene  (diğer bir rivayette ise) dokuz yüz sene  ibadet sevabı yazılır. (TABERANİ) Ana Sayfa

Hz. Adem (A.S)'dan Oğlu Ve Peygamber Olan Hz. Şit (A.S) 5 Vasiyeti

Adem (A.S) kırk bin evladını gördü. Vefatına yakın oğlu Şit (A.S) çağırdı huzuruna:  - Ya Şit!  - Buyur baba.  - Sana beş vasiyetim var.  - Emret babacığım!  - Bir, dünyaya gönül bağlama!  İki, bir iş yaparken, sonunun nereye varacağını düşün!  Üç, kadın sözüyle hareket etme! Çünkü onlar hissi  davranırlar. Dört, bir işe başladığında, kalbine sıkıntı gelirse o işi yapma! Beşincisi ve en mühimi, alnında parlayan “Nur”, ahir zaman Peygamberi Muhammed Mustafa’nın “sallallahü aleyhi ve sellem” nurudur.  Bu Nuru iyi muhafaza et! Oğlu Şit aleyhisselam;  - Baş üstüne babacığım! dedi.Ve sordu peşinden:  - Babacığım! Muhammed aleyhisselamdan çok bahsediyorsun. Allah katında sen mi kıymetlisin, O mu?  - O kıymetli evladım.  - Neden babacığım?  - Çünkü Cenâb-ı Hak, bana vermediği altı fazileti  Onun ümmetine verdi oğlum. Şit aleyhisselam merak etti:  Onlar nedir babacığım?  Birincisi, Hak teâlâ bir hatamdan dolayı...

"ALLAH'IM! Ey Mülkün Sahibi, Dilediğine Mülk Verirsin, Dilediğinden Mülkü Alırsın,

BORÇTAN KURTARAN  ZENGİN EDEN  BÜYÜK DUA "ALLAH'IM!  Ey Mülkün Sahibi,  Dilediğine Mülk Verirsin, Dilediğinden Mülkü Alırsın, Dilediğini Yükseltirsin,  Dilediğini Alçaltırsın.  İyilik Senin Elindedir.  Sen Herşeye Kadir'sin.  Geceyi Gündüze Sokarsın,  Gündüzü Geceye Sokarsın.  Ölüden Diri Çıkarırsın,  Diriden Ölü Çıkarırsın.  Dilediğini Hesapsız Rızıklarındırırsın."  (Al-i İmran 26:27)  "Ey Dünya Ve Ahiretin  En Merhametlisi  Sen Dilediğine  Dünya Ve Ahiret Mülkünü Verirsin.  Bana Öyle Rahmet Et ki,  Senden Başkasının Rahmetine Muhtaç Olmayayım." "Ey Üzüntüyü Gideren,  Kederi Dağıtan,  Çaresizlerin İmdadına Yetişen Dünya Ve Ahiretin Rahmân Ve Rahimi Olan Allah'ım !  Bana Öyle Merhamet Et ki,  Senden Gayrının Rahmetine Muhtaç  Olmayayım" Dini Hikâyeler Hazreti Yunus Aleyhisselam'ın balığın karnındayken okuduğu dua RIZIK DUA'SI Kelime-i Tevhid'in Sırrı İSM-İ A'ZAM DUA'SI...

Aç Gözlünün Gözünü Ancak Toprak Doyurur ; Muhteşem Bir Hikaye

Bir ülkenin padişahı,  Su kıyısında gezerken,  Balık yakalamak için oltasını suya atan,  Gariban birini görerek ilgilenir ve adama;  "Oltana ben burada iken ilk takılan şey ne olursa,  sana onun ağırlığınca altın vereceğim." der.  Biraz sonra oltaya takıla takıla ortası delik bir kemik takılır. Hükümdar balıkçıya;  “Ne yapalım, şansın bu kadarmış." diyerek onu da alıp saraya dönerler.  Saraya varınca adamlarına, balıkçıya elindeki kemiğin ağırlığınca altın vermelerini emreder.  Kemiği terazinin bir kefesine koyarlar ve öbür kefesine de altın koymaya başlarlar.  5, 10, 20, 50 diyerek altınları koyarlar ama,  kemiğin bulunduğu terazi kefesi yerinden oynamaz.  Altını doldurmaya devam ederler. Terazinin kefesi dolar taşar ama kemik tarafı yerinden kımıldamaz.  Bunda bir hikmet olduğunu anlarlar.  Alim bir zat çağırıp bunun hikmetinin ne olduğunu sorarlar. O mübârek zat kemiğe baktıktan sonra şu açıklamada bulunur:  "...

Hz. Ömer (r.a.) Resûlullah (s.a.v.)’in kabrini ziyaret eder. Kabri önünde bir bedevinin dua ettiğini görür ve arkasında durup duasını dinlemeye başlar. Şöyle dua etmektedir bedevi:

Bismillahirrahmanirahim.. Hz. Ömer (r.a.) Resûlullah (s.a.v.)’in kabrini ziyaret eder. Kabri önünde bir bedevinin dua ettiğini görür ve arkasında durup duasını dinlemeye başlar. Şöyle dua etmektedir bedevi: “Yâ Rabbi! Bu senin Habibin, ben de kulunum. Şeytan da düşmanın. Eğer beni bağışlarsan habibin sevinir, kulun kazanır, düşmanın üzülür. Beni bağışlamazsan habibin üzülür, düşmanın sevinir, kulun helak olur. Yâ Rabbi! Sen habibini üzmekten, düşmanını sevindirmekten, kulunu helak etmekten daha cömertsin. Yâ Rabbi! Araplar arasında asil insanlar vefat ettiklerinde kabri başında kölesini azat etme geleneği vardır. İşte Alemlerin Efendisi vefat etti. Kabri başında Beni cehennemden âzât et”. Bunun üzerine Hz. Ömer avazı çıktığı kadar: “Yâ Rabbi! Bu Bedevi’nin Senden istediğini ben de istiyorum” diye bağırır.😢😢 Sakalı ıslanıncaya kadar hıçkıra hıçkıra ağlar. Bedevî dayanamaz ve: Ey Müminlerin Emiri! Sen de mi ağlıyorsun! der ........ Merhametlilerin en merhametlisi olan ALLAH'IM Bizi...

Mevlana Celaleddin Rumi' nin Türbesinin girişinde ki yazı; Lâ TAHZEN / ÜZÜLME...

Mevlana Celaleddin Rumi' nin Türbesinin girişinde ki yazı; Lâ TAHZEN / ÜZÜLME... Çünkü hüzün, düşmanı sevindirir, dostunu üzer, haset edenin diline düşürür. Lâ tahzen / Üzülme Çünkü hüzün, kaybolanı geri getirmez, öleni diriltmez, kaderi değiştirmez, hiçbir fayda getirmez. Lâ tahzen / Üzülme Çünkü hüzün sinirleri yıpratır, kalbini yorar, gecelerini mahveder. Lâ tahzen / Üzülme Eğer günah işlediysen tövbe et, istiğfarda bulun, yanlış yaptıysan düzelt, O'nun rahmeti sonsuz, kapısı hep açıktır. Lâ tahzen / Üzülme Şunu unutma yaşadığın günün sınırları içinde yaşamazsan sıkıntı ve kaygıların artacak demektir. Biraz daha açarsak; Sabaha çıktıktan sonra artık akşamı bekleme, akşama kavuşunca da sabahı bekleme... Ne maziye takıl kal, ne de gelecek kaygısı içinde ol. Yani anı yaşa. Lâ tahzen / Üzülme Her zorlukla birlikte kolaylık vardır. Yani kolaylık zorluğun içinde saklıdır. Bir başka ifade ile ; Kolaylık, zorluk zannettiğimiz şeyin taa kendisidir ! Lâ TAHZEN / ÜZÜLME.. Mevlana... Di...

RASULULLAH (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ŞÖYLE BUYURDU: Bir kimse, gıyabında birine dua ederse, melekler, aynı şekilde ona dua ederler. [MÜSLİM]

MÜMİNLERİN ANNESİ HAZRETİ HATİCE-TÜL KÜBRA (Radıyallahu Anha)ANNEMİZİN FEDAKARLIK HİKAYESİNDEN DERSLER ALMAYA GELDİK.

Peygamber Efendimiz’in en büyük dert ortağı olan bu muhtereme Vâlidemiz, O’na ilk îmân eden şahsiyet olma şeref ve bahtiyarlığına nâil olmuştur. Rasûlullah Efendimiz Hira Mağarası’nda inzivâya çekildiği zamanlarda, gönderebileceği hizmetçileri olduğu hâlde Rasûlullah Efendimiz’e bizzat azık götürmüştür. Eşsiz sadâkatiyle; İslâm’ın en garip ve zayıf zamanında, bütün servetini, Allah ve Rasûl’ü için cömertçe harcayarak muhteşem bir fedakârlık ve îman cesareti sergilemiştir. Öyle ki, Hatice annemizin fedakârlığına Cebrâil -aleyhisselâm- bile hayran olmuştur. Nitekim vahiy meleği bir gün Rasûl-i Ekrem Efendimiz ile sohbet ederken, Hazret-i Hatice’nin elinde bir kap yemekle gelmekte olduğunu haber vermiş, sonra da şunları söylemiştir: “–Hatice yanına geldiği zaman, ona Rabbinden ve benden selâm söyle! Onu, Cennet’te inciden yapılmış bir sarayla müjdele! Orada ne gürültü vardır ne de yorgunluk.” (Buhârî, Menâkıbü’l-Ensâr, 20) Allah Teâlâ Hazretleri’nin Cebrâil -aleyhisselâm- ile gönderilen h...

Herkes Kendi Ateşini Getirir Abbasi’lerin ünlü halifesi Harun Reşid zamanında yaşamış olan Behlül Dana

Abbasi’lerin ünlü halifesi Harun Reşid zamanında yaşamış olan Behlül Dana  (8 . yüzyıl) dönemin evliyasındandı. Zaman zaman aklından zoru olan kimselere has tavırlar takınır, herkes de bundan dolayı kendisini deli sanırdı. Ama bunu maksatlı yapardı. Behlül Dana hazretleri daima Harun Rediş’in yakınında bulunur, çeşitli sebepler hasıl ederek onu uyarırdı.  Bir gün Behlül Dana hazretleri, üstü başı toz toprak içinde uzun bir yolculuktan gelmiş olmanın belirtileri ile Harun Reşid’in huzuruna çıktı.   Harun Reşid sordu: - Bu ne hal Behlül, nereden geliyorsun? - Cehennemden geliyorum ey hükümdar. - Ne işin vardı cehennemde? - Ateş lazım oldu da ateş almaya gittim. - Peki, getirdin mi bari? - Hayır efendim getiremedim. Cehennemin bekçileriyle görüştüm, onlar “Sanıldığı gibi burada ateş bulunmaz, ateşi herkes dünyadan kendisi getirir” dediler. Dini Hikâyeler

Rızkını sırtında ağır yük taşıyarak kazanan hamalın biri namazlarında daima: -Ya RABB'i, bana ne vereceksen hayırlısını ver, bir ekmek de olsa hayırlısından ihsan eyle, diye dua ediyor­muş.

Rızkını sırtında ağır yük taşıyarak kazanan hamalın biri namazlarında daima: -Ya RABB'i, bana ne vereceksen hayırlısını ver, bir ekmek de olsa hayırlısından ihsan eyle, diye dua ediyor­muş. Adamın hep aynı duayı tekrarlaması, yanındakilerin dikkatini çekmiş. Nihayet biri, bir gün sormadan edeme­miş: -Kardeşim, sen her namazdan sonra duada: " Ya RABB'i, bana ne vereceksen hayırlısını ver, bir ek­mek de olsa yine hayırlısından ihsan eyle" diye yalvarıyorsun. Ekmeğin hayırsızı da mı olur ki? Hamal cevap vermiş: -Birader, benim başıma geleni bir bilsen sen de aynı duayı tekrarlamaktan kendini alamazsın. Yanındakiler iyice meraklanmışlar: -Neymiş başına gelen, anlat da biz de duyalım. Hamal, bakın, başıma ne geldi, diyerek başlamış anlatmaya: -Ben ekmeğini sırtındaki ağır yüklerin altında inle­yerek kazanan bir insanım. Bir gün yine bir yokuş yuka­rı sırtımda ağır yükle çıkarken fena halde yorulduğum­dan sırtımdaki yükü yere indirdim. Alnımdan damlayan terleri silerken içi...

Dua ; Allah'ım Vatanımızı Milletimizi Her Türlü Tehlikelerden Koru

Ana Sayfa Hz Yunus Aleyhisselam'ın balığın karnındayken okuduğu dua RIZIK DUA'SI Kelime-i Tevhid'in Sırrı İSM-İ A'ZAM DUA'SI Ezan Ve Kamet Arasında Yapılan dua Kabul Olurmu Peygamber Efendimizin Evden Çıkarken Ettiği Dua

Baba Aile' ye İyi Örnek Olmalı ibretlik Hikâye Oku

Alıntı  Bu sabah hastaneye gelirken hemen önümde yürüyen çekirdek bir aile vardı.  Üç yaşlarında bir erkek çocuğu anne ve babasının ortasında sabaha karşı yağmış karın üzerinde sevinç maskaralıkları yapıyordu. Anne sevimli sevimli gülerken baba da gülerek 'Seni serefsiz' diyerek sırıtıyordu. Kızdım tabi gülse de sırıtıyor derim ve o ifadeyi sertleştiriyorum.Bir oldu iki oldu.Baba tekerleme gibi sürekli tırnak kadar çocuğuna 'serefsiz' diyor.. Yaklaştım, 'Günaydın' dedim. Şaşırdılar ama onlar da günaydın dediler. Babaya biraz yaklaşarak 'sizce şerefsiz  ne demek biliyor mu?' deyince bı afalladı. 'Ya yok abla şaka yapıyorum tabiki' dedi. 'Tamam da anlamını biliyor mu?'diye tekrarladım. Cevap yok.Söyle donup yüzüme bakarken ben devam ettim. 'yahu başkası sana söylese ağzını yirtarsın kardeşim, bunun şakası olur mu? Şeref  bu ya' deyince.   'Abla ağzımız alışmış, babam da bizi öyle severdi 'deyince. ' Yani bu küçük delikan...

Avcı Ve Kuş

Avcı bir serçe yakaladı. -Kuş,beni ne yapacaksın?dedi. -Avcı, kesip yiyeceğim,dedi. -Beni yesen ne çıkar, eğer beni bırakırsan sana üç söz öğretirim ki, bir sözü elinde iken söylerim, diğerini beni bırakırken, üçüncüsünü de dağ başına uçunca söylerim. -Peki birincisini söyle,dedi. -Elinden çıkana üzülme. Kuşu, salıverdi. Ağaca kondu. -Diğerini söyle, dedi. -Olmayacak şeylere İNANMA ! Dağa uçtu ve ey bedbaht, eğer beni kesseydin, karnımda iki tane mücevher var idi. Her biri yüz gram ağırlığında. Zengin olur, fakirlik yüzü görmezdin. Adam parmağını ısırdı, salıverdiğine çok üzüldü ve, üçüncüyü bir daha söyle, dedi. Sen ilk ikisini unuttun,üçüncüyü ne yapacaksın? Sana elinden çıkana üzülme ve olmayacak şeye İNANMA demiştim. Bilirsin ki, kanadım, ayaklarım da dahil olmak üzere hepsi elli gram gelmem. Nasıl olur da karnımda iki tane yüzer gramlık mücevher bulunur? Ve şayet bulunsaydı, senin elinden çıkınca üzülmekte ne fayda vardır? Bunu söyledi ve uçtu. İmam Gazâli, Kimyâ-ı Saâdet, Ana Say...

Ömer Muhtar - İTALYAN HAKİM, İDAM KARARI VERMEDEN ÖNCE !!!!! 》》》》 ÖMER MUHTAR'A SORAR:

İTALYAN HAKİM, İDAM KARARI  VERMEDEN ÖNCE ÖMER  MUHTAR'A SORAR: —İtalyan Devleti'ne karşı savaştınız mı? Ömer Muhtar:  —Evet —İnsanları İtalyan Devleti'ne karşı savaşmaya teşvik ettiniz mi? Ömer Muhtar:  —Evet —İtalya'ya karşı kaç yıl savaştınız? Ömer Muhtar:  —Yaklaşık 20 yıl —Yaptıklarından dolayı pişman mısınız? Ömer Muhtar:  —Hayır —İdam edileceğinizi biliyor musunuz? Ömer Muhtar:  —Evet Hakim şaşırdı: —Sizin gibi birisi için böyle bir son, çok üzücü Bunu duyan Ömer Muhtar şöyle dedi: —Tam tersi! Bu, hayatımın sonu için en güzel yol. Hakim daha sonra, —Mücahidlere cihadı durdurmalarını Emreden bir emirname yazması halinde O'nu beraat ettirmek ve ülke dışına sürgüne göndermek istedi. Bunun üzerine Ömer Muhtar, O meşhur sözlerini söyledi: —“Her namazda Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed(s.a.s.)'in de O'nun resulü olduğuna şehadet eden parmaklarım,  asla yanlış bir şey yazamaz! Bizler teslim olamayız. Ya kazanırız ya da ölürüz!" Biz ölsekt...

Cerrahın telefonu çalar, arayan hastahane sekreteridir. Buyurun sizi dinliyorum

Cerrahın telefonu çalar, arayan hastahane sekreteridir.  Buyurun sizi dinliyorum.  Sayın hekim, ağır hasta var, acele bütün işinizi bırakın gelin. Geliyorum deyip hekim telaşla yola düştü. Hekimi hastahanede hastanın babası hışımla karşıladı: Benim oğlum ölüm döşeğindedir, ne için bu kadar geç kaldınız? Sizin kendi oğlunuz olsaydı yine böyle yapar mıydınız? Cerrah gülümsedi: Bana haber verilir verilmez acelece geldim. Bir de unutmayın ki, hayat ve ölüm Allah'ın elindedir. Cerrah ameliyat odasına dahil oldu. Ameliyat iki saat sürdü. Cerrah odadan çıkıp koridordaki babanın yanından sakince geçip gitti. Ardından yardımcı hekim çıktı. Babaya oğlunuz yaşayacak dedi. Baba bir an sevindi, sonra yine hiddetlenip dedi: Bu cerrah çok kötü ve insafsız bir adam. Ne vardı yani, çıkarken bana iyi haberi o verseydi. Yardımcı hekimin gözleri doldu ve adamı hayatı boyunca pişmanlığa sevk edecek olan şu cevabı verdi: Cerrah çok güzel insandır. Onun oğlu otomobil kazasında bugün vefat etti. Biz ...

Ahde Vefa Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler

Ahde Vefa Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki: - Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin. Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek: - Söyledikleri doğru mu diye sorar. Suçlanan genç der ki : - Evet doğru. Bu söz üzerine Hz. Ömer "anlat bakalım nasıl oldu" diye sorar. Genç anlatmaya başlar: - Ben bulunduğum kasabada hâli vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık. Kader, bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki, dönen bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, adam öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı. Durum bundan ibaret" dedi. Hz Ömer: - Söyleyecek bir şey yok. Bu suçun cezası idam. Üstel...

ALLAH(C.C) NASIL MİSAFİR EDİLİR..?

Bir gün Musa Aleyhisselâmın ümmeti: - Ya Musa! Rabbimizi yemeğe davet ediyoruz. Buyursun bir gün misafirimiz olsun. Nemiz varsa ikram etmeye hazırız, dediklerinde Musa Aleyhisselâm, onları azarladı. «Nasıl olur, Allah (haşa) yemekten, içmekten ve mekândan münezzehtir» diyerek bir daha böyle bir şeyi akıllarından bile geçirmemelerini tenbihledi. Fakat Musa Kelîmullah Turu Sina'ya çıkıp, bazı münasaatta bulunmak istediğinde, Allah tarafından şöyle nida olundu: - «Ya Musa neden kullarımın davetini bana getirip söylemiyorsun?» Musa Aleyhisselâm: «Ya Rabbi, böyle daveti size gelip söylemekten haya ederim. Nasıl olur, Zatı Ulûhiyetiniz onların söylediklerinden beridir» dedi. Allah (c.c.): «Söyle kullarıma, onların davetine Cuma akşamı geleceğim» Buyurdu. Musa Aleyhisselâm gelip kavmini durumdan haberdar etti, hazırlığa başlandı, koyunlar, sığırlar kesildi. Mümkün olduğu kadar mükellef bir yemek sofrası hazırlandı. Çünkü misafir gelecek olan ne bir vali,  ne bir padişah,  ne bir başk...

Sahabe Ve Âlimler'den Gıybet Dedikodu Ve Söz Taşıyanlar Hakkında İbretlik Sözler

Bir adam Hz. Halid bin Velid'e (r.a)  'Falanca adam senin hakkında konuştu' dedi :  Hz. Halid (ra) " Kendi sayfasıdır istediği ile doldurur" dedi.  Bir adam Vehb bin Münebbih'e (ra)  'Falanca adam senin hakkında konuştu' dedi:  Hz. Vehb (ra) Şeytan senden başka elçi bulamadı mı? dedi.  Bir adam Ali bin Hüseyin'e (ra)  'Falanca adam senin hakkında konuştu' dedi:  Hz. Ali (ra) "Eğer benim hakkımda söyledikleri doğru ise Allah beni affetsin. Eğer doğru değilse Allah onu affetsin" dedi.  Bir adam İmam Şafi'ye (ra) 'Falanca adam senin hakkında konuştu' dedi:  İmam Şafi (r.a)"Eğer doğru diyorsan sen dedikoducusun. Eğer yalan söylüyorsan sen fasıksın" dedi.  Bir adam bir Alime falanca adam senin hakkında konuştu dedi: Alim "O bana ok attı ama isabet ettiremedi.  Sen ise oku getirip kalbime sapladın" dedi.  Bir adam bir Alime falanca adam senin hakkında konuştu dedi: Alim "Üç cinayet işledin;  1) Karde...